Sinema Kültürünü Geliştiren Yönetmenler
1895 yılında Lumiere Kardeşler’in belgeselini 33 kişilik seyirci kitlesine sunmasıyla sinema tarihi başladı. O tarihten bu yana çok hızlı bir şekilde ilerleyen sinema sektörü, bugün otoritelerce yedinci sanat olarak kabul edilmektedir. Sinemayı diğer 6 sanattan (resim, heykel, mimari, dans, şiir ve müzik) ayıran en büyük özelliğine ise, diğer bütün sanatları içerisinde barındırabilme şansına sahip olması diyebiliriz.
Theodoros Angelopulos (1935-2012)
“Dört oda dolusu ödülüm var. Cannes’da ödül aldığımda da söyledim: En güzel ödül seyircinin alkışlamasıdır.” Avrupa sinemasının bir diğer önemli ismi de Yunan yönetmen Theodoros Angelopulos’tur. Sanatsal sinemanın çağdaş temsilcilerinden olan yönetmenin filmlerinde sıkça uzun uzun sahnelere ve mitolojik ögeleri rastlamak mümkündür. Yunan yönetmeni daha yakından tanımak isteyen sinemaseverler için Sonsuzluk ve Bir Gün, Puslu Manzaralar ve Ağlayan Çayır filmlerini mutlaka öneririm.
John Ford (1894-1973)
En iyi yönetmen Oscar’ını 4 kez kazanarak bu alandaki liderliği halen sürdüren John Ford, aynı zamanda Western filmlerinin babası olarak da bilinir. The Quiet Man, The Grapes of Wrath ve Stagecoach yönetmenin en çok bilinen filmleridir. Ayrıca yönetmen kendinden sonra gelen Akira Kurosawa, Martin Scorsese ve Steven Spielberg gibi yönetmenlere ilham kaynağı olmuştur.
Yasujiro Ozu (1903-1963)
50’yi aşkın film çeken Japon yönetmen, genellikle filmlerinde kuşaklararası ilişkiler, aile ve evlilik gibi temalara yer vermiştir. Japon toplumunun geçirdiği değişimleri beyazperdeye başarıyla aktaran yönetmenin öne çıkan filmleri Geç Gelen Bahar, Erken Gelen Yaz ve Tokyo Hikayesi’dir.
Akira Kurosawa (1910-1998)
“İyi bir yönetmen iyi bir senaryo ile bir başyapıt üretebilir; aynı senaryo ile vasat bir yönetmen ancak sıradan bir film yapabilir. Fakat kötü bir senaryo ile çok iyi bir yönetmen bile iyi bir film yapamaz.” Bir diğer Japon yönetmen Kurosawa da dünya sinemasında önemli bir yere sahiptir. Rashomon, Ikiru, Seven Samurai ve Ran gibi filmler çeken usta yönetmen, Altın Palmiye, Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı ve Altın Ayı gibi sinemanın en görkemli ödüllerini kazanmayı başarmıştır. “Sanat bir haberleşme değil, ölüme karşı bir dirençtir. Sanat bilgi vermez. Sanat bir enformasyon türü değildir.”
Andrey Tarkovski (1932-1986)
"Sinema, insanlığa hiçbir şey öğretemez. Çünkü insanlık, hiçbir şey öğrenemeyeceğini son dört bin yılda yeteri kadar ispatlamıştır." Sinema tarihinin en etkili yönetmenleri dendiğinde akıllara gelen birkaç isimden biri kuşkusuz Rus yönetmen Tarkovski’dir. Tarkovski’nin sinema için önemini ardından gelen yönetmenlerin onun için söylediği sözlere bakarak kolaylıkla anlayabiliriz. Halen etkisini sürdüren yönetmen Solaris, Stalker, Zerkalo ve Andrey Rublev gibi başyapıtlar çekmiş ve kitaplar yazmıştır. “Sık sık sanıldığının aksine sanatın işlevsel amacı, düşünmeyi teşvik etmek, bir düşünce iletmek ya da bir örnek oluşturmak değildir. Hayır, sanatın amacı daha çok, insanı ölüme hazırlamak, onu iç dünyasının en gizli köşesinden vurmaktır.”
Ingmar Bergman (1918-2007)
"Biz duygusal açıdan çok cahiliz. Bize anatomi, Pretoria'daki tarım, hipotenüsün karesinin dik kenarlarının karelerinin toplamına eşit olduğu gibi her tür şeyi öğrettiler. Ama insan ruhuna ilişkin tek bir şey öğrenmedik. Kendimiz ve başkaları hakkında kara cahiliz." Persona, Yedinci Mühür ve Yaban Çilekleri gibi filmlerin yönetmeni İsveçli Ingmar Bergman’ın filmlerine hissedilir biçimde melankoli hakimdir. Filmlerinde toplumdan çok bireye odaklanan yönetmenin daha çok kadın karakterleri kullanması da onu diğer birçok yönetmenden ayırır. “Filmlerimin başka insanlara tıpkı otomobiller, mobilyalar ya da yollar gibi yararlı olmasını isterim.”
Alfred Hitchcock (1899-1980)
“Eğer bir film iyiyse, filmin sesini kapattığınızda bile izleyiciler filmde neler olup bittiğini kolaylıkla anlayabilirler.” Teknik konusundaki titizliğiyle bilinen yönetmenlerden olan İngiltere doğumlu Alfred Hitchcock, daha çok gerilim ve cinayet filmleri çekmiştir. Hitchcock’un öne çıkan filmleri Psycho, Vertigo, The Birds ve North by Northwest adlı yapımlarıdır.
Stanley Kubrick (1928-1999)
“Bence okullarda yapılan en büyük yanlış, çocukları korkuyla motive ederek bir şey öğretmeye çalışmaktır. Not alma korkusu, sınıfta kalma korkusu gibi. Bir konuya ilgi duyarak öğrenmek ile, korku ile bir şeyi öğrenmek arasında nükleer bir patlama ile bir kıvılcım kadar fark vardır.” Estetik kusursuzluk konusunda tam manada takıntılı bir yönetmen olan Kubrick’in toplamda 13 filmi bulunmaktadır. Uzun yıllar sinema sektöründe olup bu kadar az film çekmesiyle onun ne kadar titiz ve kusursuzluğu arayan bir yapısı olduğu görülebilir. Gelmiş gelmiş en iyi yönetmenler arasında gösterilen Kubrick’in en çok bilinen filmleri Otomatik Portakal, 2001: Bir Uzay Macerası ve Cinnet’tir. “Perde büyülü bir dünyadır. Öyle bir gücü vardır ki duyguları başka hiçbir sanat formunun yanına bile yaklaşamayacağı bir şekilde ortaya çıkarır.”
Krzysztof Kieslowski (1941-1996)
“Bir şey, yanlış yaptığınızı söyleyip sürekli içinizi kemiriyorsa; bu, doğru olanı yapabilecekken yapmadığınızı biliyorsunuz demektir.” Şiirsel sinemanın önderlerinden olan Kieslowski, filmlerinde olaylardan çok duyguların üzerine yoğunlaşmayı tercih eden yönetmenlerden. Üç Renk (Mavi, Beyaz, Kırmızı) serisiyle tüm dünyada tanınan yönetmen çektiği filmlerle sinema dünyasını etkilemeyi başardı.
Charlie Chaplin (1889-1977)
“Konuşursam beni sadece İngilizce bilenler anlayacak ama sessiz bir filmi herkes anlayabilir ve dünya Amerika’dan ibaret değil.” Sanıyorum ki Charlie Chaplin’i duymamış olanınız yoktur. Şarlo olarak da tanınan usta sanatçı yaptığı filmleri hem yönetmiş hem oynamış hem de müziklerini bestelemiştir. Bunlarla birlikte senaryolarını da kendisini yazmıştır. Böylesine yetenekli bir insanın yaptığı filmler sinema tarihinde çok özel bir yere sahiptir. "Bu acımasız dünyada hiçbir şey kalıcı değildir. Dertlerimiz bile."
Roberto Rossellini (1906-1977)
Yeni gerçekçilik akımının en önemli yönetmenlerinden olan İtalyan yönetmenin Roma, Açık Şehir filmi bu akımının ilk örneği sayılmaktadır. Bu bakımdan öncü bir sinemacı olan Rossellini’nin diğer önemli filmlerine Hemşehri, Almanya Sıfır Yılı ve Avrupa 51’ örnek gösterilebilir.
Federico Fellini (1920-1993)
“İyi bir filmin kusurları olması gerekir. Hayat gibi, insanlar gibi.” İtalyan sinema dehası Fellini’nin filmleri otobiyografik özellikler taşımasıyla bilinir. Bu sayede kendine has bir sinema dili oluşturmayı başaran yönetmen, Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını 4 kez kazanmıştır. Sekiz Buçuk, Tatlı Hayat, Amarcord ve Sonsuz Sokaklar Fellini’nin ses getiren filmlerindendir.
Robert Bresson (1901-1999)
“Filmlerimi yaparken ne yapacağım üzerinde çok fazla düşünmem; sadece açıklamaya kalkmadan bir şeyleri hissetmeye çalışır ve bunu yakalamaya çalışırım. Düşünmek çok korkunç bir düşmandır. Sanat yaparken zekanı kullanmak yerine sezgilerini ve kalbini kullanmalısın.” Fransız yönetmen Bresson, sinemanın en aykırı ve hak ettiği değeri görememiş yönetmenlerinin başında gelmektedir. Bresson yaptığı filmlerle ve onları yapış biçimleriyle diğer yönetmenden ayrılmaktadır. Asla ticari kaygılarla film yapmayan ve daima amatör oyuncularla minimal olay örgüleri üzerinde duran yönetmenin sinema anlayışını herhangi bir kategoriye sokmak mümkün değildir. Eğer Bresson’un sinemasına giriş yapmak istiyorsanız Rastgele Balthazar filmi iyi bir başlangıç olabilir.
Luis Bunuel (1900-1983)
“Sinema, duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır.” Otoritelerce sinema tarihinin en etkili isimleri arasında gösterilen İspanyol yönetmen Luis Bunuel, sürrealist sinemanın en başarılı örneklerini vermiştir. Öyle ki ilk filminin(Endülüs Köpeği) senaryosunu Salvador Dali ile birlikte kaleme almıştır. Viridiana, Burjuvazinin Gizli Çekiciliği, Gündüz Güzeli ve Arzunun O Belirsiz Nesnesi en iyi filmleri arasında gösterilmektedir.
Rainer Werner Fassbinder (1945-1982)
"Ben devrim değil, sinema yapıyorum ve ben her zaman tek bir film yapıyorum, hep aynı filmi. Mantıklı olan da budur." 37 yıllık kısa yaşamına 35 uzun metrajlı film sığdıran yönetmen, Yeni Alman Sineması akımının en önemli temsilcisidir. Avrupa sineması için de son derece değerli bir konuma sahip olan yönetmenin sinema anlayışına biraz farklı ve asice demek yanlış olmayacaktır. Ali: Korku Ruhu Kemirir, Veronika Voss’un Tutkusu ve Despair isimli filmleri yönetmenin öne çıkan filmleridir.
Sinema Kültürünü Geliştiren Yönetmenler içeriği, 20 Haziran 2019 tarihinde, Charlie Chaplin, Krzysztof Kieslowski, Roberto Rossellini, Yönetmenler etiketleri ile bimalatya.com sitesinin Keşfet bölümüne eklenmiştir.