Malatya'nın İlçeleri
AKÇADAĞ, Malatya'nın bir ilçesidir.
Erken Dönem
Tarihi Malatya'dan da eski olan ilçede ilk yerleşim MÖ 111'de Tunç devrinde başlamış, Geç Hitit, Roma ve Bizans devirlerinde devam etmiştir. Bu devirlerin yörede yaşandığı, Akçadağ ilçe merkezinde yer alan Akçadağ Höyük ve Akçadağ kasabasında yer alan Ören Höyük ile Akçadağ Ören Kasabası yolu üzerinde bulunan İkinciler Höyük te yapılan yüzey çalışmalarıyla belirlenmiştir. İlçe Müslüman-Arap devletlerinin kendilerini güvenlik altına alarak Bizans saldırılarından korunmak için paralı askerler ve Türkmen ailelerin yerleştirilmesiyle Anadoluda Türklerle tanışan ilk yerleşim yerlerinden biridir. Dolayısıyla halkının tamamı dışarıdan aldığı göçler hariç Türk'tür.
Osmanlı Dönemi
İlçe Osmanlı döneminde de yerini korumuş ve Kürne ve Kürecik bölgelerinde çıkan isyanlar nedeniyle Osmanlı Devleti hükümdarı 2. Abdülhamit tarafından Hamidiye Kışlası kurulmuş Sultan Abdülhamit'in Doğu Anadolu'da meydana getirdiği bu alaylar çerçevesinde köy Osmanlı ordusuna at ve zahire yetiştirmiştir.
Akçadağ, Osmanlı devrinde tahminen 1850 yıllarında bugünkü Levent bucağında teşkilatlandırılmış, 1858 yılında da ilçe merkezi şimdiki yerine Arga'ya nakledilmiştir.
Coğrafya
Akçadağ'ın Malatya'ya uzaklığı 35 km'dir. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 925 metredir. İlçe dağlık ve ovalık bir konumda olup karasal iklim etkisindedir.İlçenin batı ve kuzeybatısında 850 ile 1660 rakımları arasında, ilçenin doğusunda Malatya merkez ilçesi, güneyinde Yeşilyurt ve Doğanşehir ilçeleri, batısında Kahramanmaraş iline bağlı Elbistan ilçesi kuzeyinde Darende ve Hekimhan ilçeleri bulunmaktadır.
Bağlı köy ve bucaklar
İlçenin Kürecik ve Levent olmak üzere 2 bucağı, merkez, Bahri, Ören ve Yukarı Kozluca olmak üzere 4 belediyesi 9 mahallesi, 72 köyü ve 169 mezrası vardır.
Eğitim ve kültür
Eğitim ve kültürel faaliyetler ile halkın büyük şehirlerle fazla ilişki kurması, çok sayıda vatandaşın Avrupa ülkelerine işçi olarak gitmesi, ilçenin kısıtlı olan sosyal hayatını modern hale getirmiştir. Okuma yazma oranı %98 gibi yüksek bir rakama ulaşmıştır.
Tarihi yerler
İlçe, tarihi eser bakımından, eskikonaklama merkezleri olan han kalıntıları açısında zengindir. Bunlardan Sarıhacı, Bekiruşağı ve Esenbey köylerinde, yine Kürecik bucağına bağlı Düvencik Köyü (güneşli) civarındaki Hititler devrinden kalma Ferik Kalesi ve kaya manzaraları sayılabilir.
Gezilebilecek yerler
Başpınar, Akpınar, Karadağ eteklerinde Yaylımlı Köyü Humarağılı Mezrası yakınlarında yaklaşık 3 metre çapındaki yapay mağara (yerel halk arasında "Gâvur Kayası" olarak bilinir) ile Sultansuyu gezilebilecek yerler arasında sayılabilir.
Ekonomi
ilçe sınırları içerisinde Tigem'e bağlı Sultan Suyu üretme Çiftliği mevcut olup, bu çiftlikte tarım ve meyvecilikle birlikte hayvancılık yapılmaktadır. Ülkemizin ünlü yarış atları burada yetiştirilmektedir. Çiftçiliğin her türlüsüyle uğraşılmaktadır ve aile ekonomisi genellikte tarıma dayanmaktadır. Burada çalışan insanlar dışında yerli halkın %75,3'i geçimini kayısıdan temin etmektedir. Dünya kayısı üretiminin %80'i ülkemizden ve bu üretimin tamamı Malatya'dan sağlanmaktadır. Malatya'da yetişen kayısının hem şeker oranı hem kilo bazındaki değeri açısından hem de her sene Malatya ilinde düzenlenen kayısı festivalinde 1. olmasından dolayı ilçe ekonomisi için büyük önem arz etmektedir.
ARAPGİR, Malatya'nın bir ilçesidir.
Tarih
Arapgir'in eski adı Daskuza'dır. Daskuza (Arapgir) civarındaki yerleşim birimlerinin en eskilerinden olup, Malatya ili ile yaşıt sayılabilir.
Arapgir 577 yılında Arap Hatem Tai tarafından fethedilmiştir. Bizans İmparatorluğu ile yakin ilişki içerisinde bulunmuştur. 1070 yılından sonra Anadolu Selçuklu Devleti idaresine, Selçukluların Moğollara Köse Dağı Savaşı'nda yenilmesinden sonra Moğolların, Anadolu beyliklerinin kurulmaya başladığı dönemde Karakoyunluların eline geçer. 1515 Çaldıran Savası'ndan sonra Osmanlı Devleti'nin egemenliği altına girer.
1518 yılında tutulan ilk Osmanlı Tesnit Tahrir defterinde Diyarbakır eyaletinin 12 sancağı bulunmaktaydı. Bu defterde Arapgir'de yer almakta ve 10. sırada bulunmaktaydı. 1927-1928 tarihli devlet salnamesinde ise Arapgir Malatya'ya bağlı bir kaza olmuştur.
Konum
İlçe, engebeli ve dağlık bir bölgeye sahiptir. Doğu Anadolu Bölgesinin batı kesiminde, Yukarı Fırat Bölümü'nde, Fırat Vadisi'nin batı yakasında, Malatya iline 114 km mesafede yer almaktadır. Arapgir'in toprakları doğuda Elazığ'ın batısında Sivas'ın Divriği, Malatya'nın Arguvan, kuzeyinde Erzincan ilinin Kemaliye, Güneyde Elazığ'ın Baskil ve Keban ilçeleri ile çevrilidir. İlçe merkezinde rakım 1250 metredir. Yüzölçümü 964 km²'dir. 2000 genel nüfus sayımına göre ilçe merkezi 10.180, köylerin nüfusu 6.445 olup, toplam nüfus 17.070'tir. İlçenin Taşdelen olmak üzere 1 bucağı, merkez olmak üzere 1 belediyesiyle 42 köyü ve 49 mezrası vardır.
Coğrafya
İlçenin yüzölçümü 956 km²'dir. İlçeyi yüzey şekilleri bakımından üç bölümde incelemek gerekir.
İlçenin batı ve kuzeyindeki dağlık bölüm.
İlçe merkezinin doğusunda kalan bölüm
Güney bölümünü oluşturan orta yükseklikteki az engebeli "Dişterik " yazısı.
Dağlık bölüm
Göldağı: Yüksek, uzun ve devamlı antiklinal durumlu bir sıradağdır. En yüksek tepesi At Kuyruk Sallamaz zirvesinde 2393 m'yi bulur. Arapgir'e doğru birdenbire kesilir. Bu sıradağ diğerleri gibi yayvan ve çok geniş değildir. Arada sert kayalıklar; yer yer derin vadilerle parçalanmıştır. Buna rağmen buralarda arazi çetin değildir. Göldağı ormandan yoksun, ancak, yaylacılığa çok elverişlidir. İlçe merkezinin sulama ve içme suyunun tamamını Göldağı karşılar. Eteklerinden çok sık mesafelerden çıkan kaynak sularla küçük düzlükler, çayır ve meyve bahçelerini oluşturmaktadır. Özellikle vadi boylarınca uzanan yeşilliklerin kavak, çınar, söğüt ve meyve ağaçları ile bunların arasında birkaç dönümden oluşan çok sayıda sebze bahçeleri süsler.
Sarıçiçek Yaylası: Arapgir'in kuzeyinde üstü çok geniş dalgalı buna rağmen kenarları diktir. Bünyesinde mezozoik kalkerleri teşkil eden düzgün bir sırt halinde Eğerli dağını (2275 m.) geçtikten sonra Divriğ'i Arapgir'e bağlayan yola geçit veren (Mamahar gediği)'ne kadar devam eder.
Doğuda kalan bölüm
Sarıçiçek Yaylası'ndan başlayıp doğuya doğru Fırat nehrine kadar uzanan yayın içinde kalan ve Dutluca (Aşutka) Ovası'nı da içinde bulunduran bölüm yüksekliği 1000 – 1100 m. kadar olan az dalgalı bir arazidir.
Dişterik Yazısı
Arguvan ilçesi ile sınır teşkil eden Söğütlü Çayı'nın kuzeyinde, içinde Taşdelen Nahiyesi de bulunan, orta yükseklikte, az engebeli araziye Dişterik Yazısı denir. İlçenin köylerinin çoğu bu bölümde yer alır. Küçük bir ovadır.
İklim
Yıllık sıcaklık ortalaması: 11,7 °C
En soğuk ay: Aralık
Sıcaklık ortalaması: -2.0 °C
En sıcak ay: Temmuz
Sıcaklık ortalaması: 25.0 °C
Yağış miktarı (yıllık): 563,3 mm
Tarihi eserler
İlçenin en önemli tarihi eserleri arasında Ulu Camii bulunmaktadır. Bu eserin 14 yüzyıl yapısı olduğu sanılmaktadır. Yine Yeni Camii'nin Akkoyunlular döneminde(1389-1551)yapıldığı söylenmektedir. Cafer Paşa Camii 1694 tarihinde Cafer Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mirliva Ahmet Paşa Camii şimdiki adı ile Çarşı Camii'dir, Mirliva Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu cami 17. yüzyıla aittir. Gümrükçü Osman Paşa Camii 1823/1824 tarihinde yapılmıştır. Çobanlı Camii yapım tarihi 1893 olarak bilinmektedir. Ayrıca Molla Eyüp Camii, Osman Paşa Camii ve Çarşı Hamamı ilçede bulunan diğer tarihi eserler arasındadır.Ayrıca ilçede birkaç kale kalıntısı, eski mezarlıklar ve de bir gümüş madeni bulunmaktadır.1915 öncesi Arapgir'de 7 Ermeni kilisesi bulunmakta idi, günümüze sadece bir tanesi kalıntı halinde yetişebilmiştir.
Turizm
19. yüzyıl ortalarında eski Arapgir terk edilerek bugünkü yerine taşındığından sanat değeri yüksek birçok tarihi yapı eski Arapgir'de kalmıştır. Bu tarihi eserlerin birçoğu harap haldedir. Eski Arapgir'de Hanikah, Cafer Paşa Camii, Osman Paşa Hamamı, Çarşı Hamamı, Miran Çayı kıyısındaki Harap Pazar harabeleri, Berenge Deresi boyunca uzanan vadi ile Kaynarca gezilecek ve görülecek yerler olarak sayılabilir. Arapgir ilçesine 15 km. uzaklıkta bulunan Onar köyünde Roma döneminden kalma 18 kaya mezarı bulunmaktadır. 28 Nisan 2011 tarihinde bu kaya mezarları 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiştir. Ayrıca köyde 788 yıl önce yapılmış, tarihin bilinen en eski CEMEVİ bulunmaktadır. Günümüzde Meydan köprüsü, Gümrükçü Osman paşa camii, Millet hanı ve Çobanlı konağı restorasyon çalışmaları bitirilerek turizme kazandırılmıştır. Yine Arapgir'de bulunan kaya arası kanyonu yer yer dik ve sarp kayalıklardan oluşup 17 bin 847 metre uzunluğundadır. Kanyonun doğa sporlarının, balık ve kara avcılığı, dağcılık, turizm ve yaylacılık faaliyetleri için doğal ortam olduğu gözlemlenir. İlçede 2 yıldızlı 52 kişi kapasiteli turistik otel bulunmaktadır.
ARGUVAN, Malatya iline bağlı bir ilçedir.
Tarihçe
Morhamam ve Karahüyük köylerindeki höyüklerden ve Karababa harabelerinden elde edilen bulgulara göre ilçe merkezindeki yerleşimin tarihi eski çağlara dayanmaktadır.4. yüzyıldan itibaren Bizans kaynaklarında Argaous adıyla görülmektedir. 8. yüzyıla ait Arapça kaynaklarda Argaûn adı kaydedilmiştir. Sözcüğün her iki biçimi çoğul halde olup "Arga'lar" veya "Argav'lar" anlamını ifade eder. 11. yüzyıla ait Ermenice vekayinamelerde ise Argawan adı kullanılır. Bilge Umar eski bir Anadolu dilinde *Argawana adının "gümüşyeri" anlamına gelmesi ihtimali üzerinde durursa da bu görüşün belgesel temeli zayıftır..
Osmanlı Devleti zamanında Tahir bucağı adı ile Arapgir'e bağlı olan Arguvan, sonradan ilçe olarak Diyarbakır'a bağlanmış daha sonra 1873'te tekrar Tahir adı ile Keban'a bağlı bir nahiye haline getirilmiş, Cumhuriyetin İlanıyla merkez ilçe olarak Malatya'ya bağlanmış, 1954 yılında Tahir nahiyesi merkez olmak üzere Arguvan adı ile Malatya iline bağlı bir ilçe haline getirilmiştir.
Coğrafya
Doğusunda Elazığ ili Baskil ilçesi ve Malatya'nın Arapgir ilçesi, kuzeyinde Arapgir ile Sivas ili Divriği ilçesi, batısında Hekimhan ilçesi ve güneyinde Yazıhan ilçesi ile çevrilidir. Malatya'ya 71 km uzaklıktadır.Yüzey şekilleri açısından genellikle engebeli olup, ilçenin kuzeyi dağlık arazi, güneyi ise kuzeye göre düz ova özelliği göstermektedir. Bölgenin en yüksek dağı, Arapgir ile Arguvan arasındaki Göldağı'dır. İlçenin doğu sınırının bir kısmından geçen Fırat nehri dışında büyük akarsuyu yoktur. Dere ve çay niteliğinde olan Şotik Çayı, Bömere Deresi, Morhamam Deresi, Çavuş Çayı ve Söğütlü Çayı ilçenin akarsularıdır. Bu su yataklarının da düzensiz debisi mevcuttur.İlçenin rakımı 1150 metre olup, iklim bakımından kışları az yağışlı ve soğuk, yazları kurak ve sıcaktır. İlçemiz en çok yağışları İlkbahar"da alır. Toprak düzeyi genellikle çıplaktır.Ancak, kuzey ve kuzeybatısında bozuk baltalık ve orman vasfını yitirmiş meşe örtüsü mevcuttur. İlçe 2'ci derece deprem kuşağı bölgesindedir.İlçenin kuruluş tarihinden bu güne kadar 1967, 1977 ve 1988 yıllarında meydana gelen heyelan ve çökmeler nedeniyle üç defa yer değiştirmiştir. En son meydana gelen toprak kaymalarında yeni yerleşim yerini tehdit etmektedir.
Ekonomi
İlçede sanayi sektörü olarak hiçbir faaliyet yoktur. İlçe merkezinde yalnızca T.C. Ziraat Bankası mevcuttur. Arguvan halkı tarım, hayvancılık, ve arıcılık ile uğraşır.2003 yılından beri Türkü Festivali yapılmaktadır ; bu festival, türküleri açığa çıkarma özelliğinin yanı sıra yöreye iki günle sınırlı'da olsa insan akışı ve ekonomik hareketlenme sağladığından, yöre halkı tarafından büyük bir sevinçle karşılanmakta ve bir aile düğünü bilinciyle sahiplenilmektedir.
Turizm
İlçe'ye 10 km. uzaklıkta bulunan Kızık Köyü "Kutsal Balıklar Parkı" gezip, görülecek ve dinlenilecek bir yer olarak devamlı ziyaret edilmektedir. Özellikle yeni evlenen çiftler düğün esnasında buraya uğramayı ve burada halay çekmeyi bir gelenek haline getirmişlerdir.
BATTALGAZİ, Malatya ilinin bir ilçesidir.
Battalgazi, Malatya'nın tarih bakımından her türlü kabilesine ev sahipliği yapmış, tarihin izlerini taşıyan önemli bir ilçesidir. Malatya şehrinin ilk kuruluş yeri, bugünkü Bahçebaşı mahallesi içinde yer alan Aslantepe Höyüğüdür. Nüfusu 295.821'dir. Malatya'nın en gelişmiş metropol ilçesidir. Kayısı bahçeleriyle dolu ve Karakaya Barajı'na sınırı vardır. 2. ordu komutanlığı, İnönü Üniversitesi, Turgut Özal Üniversitesi ile Turgut Özal Tıp Merkezi bu ilçede yer almaktadır. Pınarbaşı mesire alanı, Hürriyet parkı ve Kernek şelalesi Battalgazi'nin 4 mevsim boyunca başlıca uğrak yerlerindendir.
Tarihçe
Selçuklu döneminden kalan Ulu Camii, Silahtar Mustafa Paşa Kervansaray'ı, Elvan Hamamı, Aslantepe Antik Kenti ile Venk Kilisesi ilçenin ilgi çeken mekanlarındandır. Malatya'nın en verimli toprakları bu bölgede bulunmaktadır. Hasan Basri'nin türbesi ve Zeynal Abidin'in türbesi buradadır. Ziyaret ve türbeler ilçeye canlılık kazandırır. İlçenin Eski Malatya bölümünde halkın büyük bir kısmı tarım ile uğraşır. Başta tuğla fabrikası ve kayısı işleme fabrikaları olmak üzere küçük sanayi tesisleri bulunur.
DARENDE Türkiye'nin Malatya ilinin ilçesi. Batısı ve kuzeyinde Sivas, doğusunda Hekimhan, güneyinde Akçadağ, Elbistan, kuzeybatısında Gürün, kuzeyinde Kuluncak ve Kangal ilçeleri bulunmaktadır. Yüzölçümü 1.540 km2dir.
Tarihçe
Darende, geçmişte Timelkia, Tiranda, Tiryandafil, Derindere ve Derende isimleriyle anılmıştır.
Darende 7000 yıllık tarihi bir geçmişe sahiptir. Hititlerin yerleştiği bölgeye sonraları Asurlular hâkim olmuş ve Mezopotamya ile Anadolu arasındaki ticaret merkezlerini ellerinde tutabilmek için Tohma Suyu boyunda koloniler kurmuştur. Sonraki yıllarda Persler tarafından işgal edilmiş, bölgedeki Zengibar Kalesi'ni askeri üs haline getirmişlerdir. Darende'nin ilk yerleşim yeri bu kalenin içerisinde olmuştur. Sırasıyla Makedonlar, Romalılar ve Bizanslar yöreye egemen olmuştur. 8. yüzyıldan sonra Araplar tarafından ele geçirilen bölgedeki Zengibar Kalesi'ndeki yerleşim, kültür ve ticaret merkezi haline getirmişlerdir.
1071'deki Malazgirt Savaşı'ndan sonra bölgeye Selçuklular egemen olmuş ve yerleşim Zengibar Kalesi'nin dışarısına yayılmıştır. I. Bayezid 1399'da Malatya ve yöresini ele geçirmişse de 1402'deki Ankara Savaşı'ndan sonra Timur bu topraklara hâkim olmuştur. Sonraki yıllarda yöre, Osmanlılar ile Memlükler arasında çekişmeye neden olmuş, Yavuz Sultan Selim 1515'te Malatya ve yöresini kesin olarak Osmanlı topraklarına katmıştır.
17. yüzyılda Darende'ye gelen Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde; o günün Darende'si hakkında "Kalesi harap olduğundan Dizdarı ve neferleri yoktur. Şehir nehir kenarında kerpiç ve tasla yapılmış 1000 kadar haneli, bağlı ve bahçeli, 7 mihrap camili, hanı, hamamı, çarsısı, pazarı olan şirin bir kasabadır" diye söz etmektedir.
Koca Ragıp Paşa'nın "Olamazsın Beş Beldenin birinden." diye söz ettiği "Belde-i Hamse-i Mutahhara" diye ifade edilen beş beldenin birisi de Darende'dir.
18. yüzyılda Sivas'a bağlı bir ilçe yapılmıştır. Kaynaklarda "Sivas Vilayeti Merkez Sancağı'nda, Tohma Çayı kıyısında kaza merkezi bir kasaba" olarak tanımlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra TBMM'nin 18.12.1933 tarih ve 2581 sayılı kararıyla 1 Haziran 1934'te Malatya’ya bağlı ilçe konumuna getirilmiştir.
1921 yılında Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı İÇÖZ, Darende'nin il olması için TBMM'ye teklifte bulunmuş, meclis genel kurulu büyük bir tepki göstererek öneriyi reddetmiştir.
Coğrafya
Darende çarşı merkezinden görünüm
İlçe topraklarını, Güneydoğu Toroslar'ın kuzeye doğru yönelmiş dağ sıraları ve bunların arasında bulunan çöküntü alanı engebelendirmektedir. Bu alanın güneyinde Nurhak Dağları'nın uzantıları bulunmaktadır. Ayrıca kuzeydoğuya doğru uzanan ve Tohma Suyu Vadisi ile kesilen bu dağlık alanda ayrı ayrı dağlar bulunmaktadır. Günpınar Şelalesi ilçe sınırlarında, Tohma Çayı üzerinde bulunur. Güneydoğu Toroslar'ın bir kolu olan Hezanlı Dağı (2.283 m.) ilçenin batısını engebelendirir.
Darende'nin doğu sınırı boyunca uzanan Akçababa Dağları ise Nurhak Dağları'nın kuzeydoğu uzantılarıdır. Ancak bunlar çok yüksek dağlar değildir. Akçababa Çalı Tepe (2.164 m.) ve kuzeydeki Leylek Dağı (2.052 m.) bu bölümdeki en yüksek dağlardır. İlçede aşınma sonucu ortaya çıkmış platolar oldukça geniş bir yer tutmaktadır. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1.006 metredir.
İlçe topraklarını Tohma Suyu ile onun kollarından Balıklıtohma Çayı sulamaktadır. Bu iki akarsuyun birleştiği yerde ilçenin en önemli ovası olan Mığdı Düzü Ovası bulunur. Yaklaşık 5000 hektarlık bir alana yayılan Mığdı Düzü'nün orta kesimleri düz olup, kenarlara doğru yükselir ve engebeli bir görünüm alır. Akarsuların taşıdığı alüvyonlardan ötürü bu ova tarım yönünden oldukça verimlidir. İlçede sulanabilir arazi olarak Tohma Çayı boyundaki araziler sayılabilir. Yeniköy, Balaban, Ağılyazı ve Başdirek ovaları ilçenin tarım yapılabilen diğer ovalarıdır.
İklim
İlçede karasal iklim hüküm sürmektedir. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer.
Ekonomi
İlçenin ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; arpa, buğday, şeker pancarı, nohut ve patatestir. Sulak kesimlerde de sebzecilik yapılmaktadır. İlçede meyve bahçeleri de yaygın olup; dut, kayısı ve üzüm yetiştirilen meyvelerin başında gelmektedir. Hayvancılıkta sığır, koyun ve kıl keçisi besiciliği yapılmaktadır.İlçenin en büyük gelir kaynağı kayısı olup, 1,5 milyon civarında kayısı ağacı vardır. Malatya'nın toplam kayısı üretiminin 4'te birini karşılayan Darende, Türkiye dışındaki ülkelere de kayısı ihracatı yapmaktadır.İlçe topraklarında krom ve demir yatakları vardır.
DOĞANŞEHİR
Doğanşehir, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Malatya İli'ne bağlı bir ilçe. Malatya'ya 58 km uzaklıkta, deniz seviyesinden yüksekliği 1290 metre olup, ova ve dağlık bir kısımda kurulmuştur, İlçenin doğusunda Adıyaman ilinin Çelikhan ilçesi, güneyinde Adıyaman ili Besni ve Gölbaşı ilçeleri, batısında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesi, kuzey doğusunda Akçadağ ve Yeşilyurt ilçeleri bulunur.
Tarih
İlçe tarihi ve mesire yerleri açısından zengindir. İlçe merkezinde tarihi sur kalıntıları MÖ 66 yılında Bizans döneminde yapılmıştır. Mesire yeri olarak Erkenek vadisinde bulunan şelale ile tabii yerleri, Sürgü kasabası içinde yer alan Pınarbaşı, Takaz, Göğtepe Yaylası sayılabilir.
İlçenin ilk yerleşiminin MÖ 66 yılında Romalılar tarafından oluşturulduğu sanılmaktadır. Kısa el değiştirmelerle 758 yılma kadar Bizanslılar'm elinde kalan Zipetra adlı ilçe, bu tarihte Abbasi halifesi Harun Reşit tarafından ele geçirilmiş ve imar edilmiştir, 857 yılına kadar Arapların elinde kalan ilçe, daha sonra Bizanslılar'ın eline geçmiş, 1399 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmış, 1401 yılında ise Timur tarafından yağmalanmıştır. 1515 yılında tekrar Osmanlı topraklarına katılan ilçe 1877'den önceki adı Viranşehir veya Harapşehir olan ilçe, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Posof, Ardahan, Şavşat, Artvin ve Trabzon'dan getirilerek yöreye yerleştirilen halkından dolayı Muhacir Köyü diye adlandırıldı. Besni'ye bağlı bir köy iken aynı yılda nahiye merkezi olmuştur. 1929'da bucak merkezi oldu. 1933'te Doğanşehir adını alan şehir, 1 Nisan 1946'da Akçadağ ilçesinden ayrılarak bağımsız bir ilçe durumuna getirilerek Malatya'ya bağlanmıştır.
Coğrafya
İlçenin yüzölçümü 1.290 km²'dir.
Ekonomi
İlçenin en önemli gelir kaynağı tarımdır. Son yıllarda önemli gelişme gösteren meyvecilik önemli bir geçim kaynağını oluşturmaktadır. Bunlardan Kayısı ve Elma en önemlileridir. Elmacılıkta son yıllarda önemli bir artış olmaktadır. Hayvancılık genel olarak köylerde yapılmaktadır. İlçe merkezi ve köylerinde geleneksel değerlere, mahalli örf ve adetlere önem verilmektedir.
Son yıllarda tütün yetiştiriciliği bir hayli önem kazanmıştır. İlçeye önemli bir sermaye girişi sağlayan tütün bitkisi artık neredeyse tek ürün haline gelmiştir. Bir zamanlar en popüler sanayi bitkisi olan şeker pancarının üretimi ise son 10 yıl içerisinde giderek azalmış ve artık günümüzde bitme noktasına yaklaşmıştır. Bir zamanlar meyvecilikte elmaya bir yönelme olsa da maliyetin yüksek olması, pazar sorunu gibi sorunlardan ötürü ilçede en çok yetiştirilen ve ilçeye en yüksek girdi sağlayan tarımsal bitki 2015 yılı itibarıyla tütündür.
İdari yapı
İlçenin 5 bucağı, 6 belediyesiyle 31 mahallesi vardır.Reşadiye mahallesi 1986 yılındaki deprem afeti sonucu ikiye ayrılmıştır. Mahallenin yarısı Çelikhan yolu üzerindeki kısma taşınmıştır. Böylece iki tane Reşadiye Köyü oluşmuştur. Yakın dönemde taşınan köye resmi olarak Güzel Köy ismi verilmiştir.
DOĞANYOL, Malatya'nın bir ilçesidir.
Tarihçe
1990 yılında ilçe statüsüne kavuşan Doğanyol ilçesinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. 500 yıl kadar önce köy olarak kurulduğu, 80 yıllık belediyelik ve nahiye olduğu söylenmektedir. Doğanyol'un eski ismi "Keferdiz" olarak geçmesine rağmen, kaynaklarda "Kefersut" ve "Kefersük" olarak geçmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında şimdiki Adıyaman ilinin Kahta ilçesine bağlı olan Doğanyol, daha sonra Elazığ iline, Cumhuriyetten sonra da Malatya iline bağlandı.
Coğrafya
İlçenin yüz ölçümü 233 km² dir. İlçe Malatya'ya 90 km mesafede olup, ilçenin doğusunda Diyarbakır ilinin Çüngüş ilçesi, batısında Malatya ilinin Pütürge ilçesi, kuzeyinde ise Elazığ ilinin Sivrice ilçesi ile komşudur. Karakaya Barajı ilçe sınırları içerisindedir. Tarım için su ihtiyacı bu barajdan sağlanmaktadır. Kayısı yetiştiriciliği ilçedeki en önemli gelir kaynağıdır. Son yıllarda çilek ve nar yetiştiriciliği de artmaktadır.
Nüfus ve idari yapı
Yamaç, Örencik ve Köklükaya mahalleleri, 1992 yılında ilçeden ayrılarak Malatya'nın Pütürge ilçesine bağlanmıştır. İlçede 1 belediye, 16 mahalle ve 33 mezra bulunmaktadır. İlçenin nüfusu 4.440 kişidir.
Bağlı mahalleler
İsak, Çolak, Akkent, Behramlı, Burç, Damlı, Gevheruşağı, Gökçe, Gümüşsu, Koldere, Konurtay, Mezra, Poyraz, Ulutaş, Yalınca, Yeşilköy.
Eğitim ve kültür
Okuma yazma oranı her sene itibarıyla yükselmektedir. İlçede ilkokul ve lise bulunmaktadır. Bunun yanı sıra öğretmen evi, kültür merkezi ve mesire alanları da bulunmaktadır.
HEKİMHAN
Malatya ilinin bir ilçesidir. "Hekimin Hanı" olarak anılmış, adı zamanla değişmiştir.
Tarihçe
Kangal'dan çıkan bir kafile veya kervan, eskiden Alacahan'a, sonra Hasançelebioğlu Hanı'na, oradan Küllühan'a, oradan da Hekimhan'a gelirdi. Malatya'ya gitmek için de Hasani Patrik Hanı'na uğrayarak (şimdiki Fethiye'ye) düzlük ortasındaki Yazıhan'dan Malatya'ya varırdı.
Hekimhan'ın da geçmişinden de anlaşılacağı üzere, bir ulaşım ağının içerisinde bulunmasından dolayı, uygun şartlara sahip bir konaklama bölgesi olarak tespit edilmesi ve revize edildikten sonra, meskun mahal olması fikri ve kuruluşu; Köprülü zamanında yapılan ve tüm Anadolu 'yu kapsayan bu revizyon sürecine rastlar. Buna ek olarak bir rivayete göre de Taşhan'daki bu revizyon IV. Mehmet'in Bağdat seferi sırasında yaptırdığı yol üzerinde olmasından kaynaklanmaktadır. Malazgirt Zaferi 'yle birlikte, Danişmendliler'den sonra Malatya'yı yurt edinen Selçuklular dönemi Malatya 'nın altınçağı olmuştur. Şehir, mimarî eserlerle süslenmiş, halkın yüzü gülmüş, birçok bilgin Malatya 'ya gelip yerleşmiştir. Bugün Malatya çevresindeki birçok eser, bu devrin bize kadar gelebilen armağanlarıdır. Günümüzde Taşhan diye anılan ve ilçenin kuruluşu hakkındaki en kesin kanıya varabileceğimiz 3 adet kitabeyi barındıran hanın 1.kısmı olan kuzeydeki eski kısmı da Selçuklular devrinde, giriş kapısı üzerindeki 3 ayrı yazı ( Bu kitabenin sol kenarı Ermenice, orta Selçuklu, sağ kenarı da Süryanice olarak yazılmıştır . Bu yazılar birbirlerini teyid eder mahiyettedir.) ile yazılmış kitabesinden Selçuklu sülüsü ile yazılı olanına göre;
Çulhalı mahallesi
1218 Miladi 615 Hicri yılında, tahta çıkmadan önce Malatya Valisi olarak vazifelendirilmiş olan 2.Kılıçarslan'ın torunu, 1. Gıyasettin Keyhüsrev'in oğlu Anadolu Selçuklu Sultanı 1. İzzettin Keykavus (1219 - 1237) tarafından devrin ünlü doktorlarından Malatyalı Ebu-l Hasan Ela-Şamas El Hekim Selim El-Malati 'ye yaptırılmıştır. Ve daha sonra da onun hekimliğine vurgu yapılarak yapıya halk arasında ' Han-ı Hekim ' yani Hekimin Hanı denilmeye başlanmıştır.
Selçuklu Sultan Hanlarının geleneklerini devam ettiren yapı, önde revaklı kare avlu , avluyu takiben de hol kısmından oluşur. Dikdörtgen planlı ve avlulu , eyvanlı yapı grubundadır. Eski Malatya 'daki büyük hanın stilindedir. Yukarıda anlamı açıklanan ve ilk bölümün giriş kapısının üstünde bulunan kitabe dışında bir de hanın avlulu kısmının inşa kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabe Selçuklular zamanında yapılan bölümün giriş kapısının üzerine yerleştirilmiştir.
Handaki 3.kitabe Osmanlı devrindeki tamir kitabesidir. Bu kitabe kapalı kısmın, giriş kapısının sivri kısmının üzerindedir. Üzerindeki 1071 Miladi senesinin muharrem ayı, 1160 senesinin Eylül ayına isabet eder. Avlunun çevresindeki bu 2.kısım kitabedeki tarihten de anlaşılacağı üzere, IV. Mehmet 'in saltanat yıllarında Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Burası şimdiki iş yerleri olarak kullanılan kısımdır. Ölçüleri birbirini tutmayan odalarca sarılmıştır. Odaların üstü beşik tonazlarla örtülü olup içlerinde birer ocak vardır. Bu yerler Köprülü Devrinde günümüzdeki hükûmet daireleri yerine devlet iaşe konağı olarak kullanılmak üzere inşa edilmiştir. Kaza çevresindeki topraklar da vakıf arazisi olarak ayırtılmıştır. Bu topraklar tapu kayıtlarında bugün bile Köprülü Mehmet Paşa 'nın üzerine kayıtlı olarak görülmektedir.
KALE
Kale, Malatya ilinin bir ilçesidir
Tarihçe
Kale görünüm sonbahar
Eski adı "İzollu"dur. Köydeki eski bir kaleden bu yeni ismini almıştır. Malatya'nın en zengin ve en yeşil ilçesidir. İlçede bulunan ve şimdi Karakaya Baraj Gölü altında kalan Pirot höyük, bu bölgede çok eski zamanlardan beri yerleşimin olduğunu göstermektedir. Günümüzde bölgede yaşayan İzol aşiretinin 1600'lü yıllarda Şanlıurfa'dan bu bölgeye göç ettikleri Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde de belirtilmektedir.
İlçe yerel olarak izollu adı ile tanınmaktadır. İzollu bölgesi aslen ortasından geçen Fırat Nehri nedeniyle (Karakaya barajı) Elazığ ve Malatya tarafı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Yöre halkı kendini izol aşireti olarak tanıtmakta
İlçe; Malatya-Elazığ karayolunun 45. km'sinde olup Kömürhan Köprüsü ilçe sınırları içerisindedir. Nüfusu yaklaşık 4 bin olup dağınık bir yerleşim şekline sahiptir. İlçenin temel geçim kaynağı kaysı olup az miktarda çilek üretimi ve hayvancılık da vardır. İlçe daha önce merkeze bağlı bir nahiye iken 1990'da çıkan kanunla ilçe statüsü kazanmıştır.
KULUNCAK
Kuluncak, Malatya iline bağlı bir ilçedir. Tohma çayının kaynak bölgesinde dağlık bir kesimde kurulu bir ilçedir.
Tarih
İlçenin yerleşim tarihi 100 veya 120 yıl öncesine dayanmaktadır. Yıllar önce yayla hayatı sürdüren Bıyıkbogazı, Başören, Konaktepe ve Karıncalık mahallesi sakinleri, kışın sığınak olarak kullanılan Kuluncak'ta sürüleriyle birlikte barınmak amacıyla ilçeye de kışı geçirmek üzere yerleşmişlerdir. Özellikle Konaktepe ve Başören köyleri yaylalarında oturanlar zamanla su kıyısı olan kuytu yerde yerleşik düzene geçerek Kuluncak'ın oluşmasına zemin hazırlamışlardır
Coğrafi durum
Kuluncak ilçesi Malatya iline 110 km. mesafede olup il merkezinin kuzey batısında bulunmaktadır. Kuluncak İlçesi sınırları mülki taksimata göre belirlenmiş olup, kuzeyde Sivas ili Kangal İlçesi ile 25 km., doğuda Malatya ili Hekimhan ilçesi ile 46 km., güney ve güneybatıda Malatya ili Darende ilçesi ile 22 km., batıda Sivas ili Gürün İlçesi ile 26 km’lik mülki sınırlar ile çevrilmiş olup, toplam 119 km’lik mülki sınırlara sahiptir. Hekimhan ilçesine 27 km. Darende ilçesine 47 km. Sivas’ın Kangal ilçesine 110 km. Gürün ilçesine de 80 km. mesafede bulunmaktadır.
Arazinin büyük bölümü dağlık ve engebelidir, ortalama rakım 1250-1350m civarında olup ortalama eğim 40 derecedir. İlçe genel olarak vadi içerisine kurulu olup Tohma Çayı üzerinde konuşlanmıştır.
İdari yapı
İlçenin adı, kuytu bir alanda olduğu için kuytucak kelimesinden geldiği sanılmaktadır. Daha sonra Kuluncak olarak değişmiştir. Önceleri Darende ilçesine bağlı bir kasaba olan Kuluncak 1972 yılında belde ve 20 Mayıs 1990 tarihinde ilçe statüsünü almıştır.
30 Mart 2014 Mahalli İdareler Seçimleriyle birlikte yeni büyük şehir yasasından dolayı köylerin tamamı mahalle statüsü kazanmış olup, ilçeye bağlı olan Sofular Belediyesi tüzel kişiliği sona erdirilerek mahalleye dönüştürülmüştür. Bu nedenle ilçeye bağlı toplam 28 idari birim (mahalle) mevcuttur.
Yeraltı kaynakları
İlçe yer altı kaynakları bakımından oldukça zengin bir yapıdadır. Başta toryum, demir, çinko, altın, manganez olmak üzere birçok maden sondajı yapılmaktadır. İlçede faal bir mermer ocağı bulunmaktadır. Ayrıca Alvar Köyü'nde bulunan termal suyun sondaj çalışmaları yapılmaktadır.
Kültürel miras
Eşref höyük, Kabak Abdal Türbesi, Genç Roma Dönemine ait olan zemin üzerine Mozaik Sütunlar ve Bicir Köyü taşlı tarla mevkiinde bulunan Bicir Yamaç Yerleşimi sayılabilir.
PÜTÜRGE
Pütürge, Malatya ilinin bir ilçesidir. Malatya'ya 74 km mesafededir. Denizden yüksekliği 1.250 metredir. İlçenin 1 bucağı, 1 beldesi, 2 belediyesi ve 62 köyü ile 325 mezrası vardır.
İlçe, arazi olarak engebeli ve sarptır. Düz arazi yok denecek kadar azdır. İlçe toprakları Fırat Nehri'ne dökülen Şiro Çayı'nın geniş vadisinin tabanı ile bu vadi etrafında bulunan dağlık kesimlerden oluşur. Yerleşim yerleri dağlık ve tepelik alanlarda yoğunlaşmıştır. Bunun için tarıma elverişli arazileri dağ ve tepelerin yamaçlarında bulunmaktadır.Buraya ilk yerleşmenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. İlçede Kütahya'dan gelen Samanoğulları'nında var olduğu söylenmektedir. Bunlardan başka, nereden geldiği bilinmeyen Kopuzoğulları da daha sonra buraya gelerek yerleşen bir topluluktur.İlçede dil olarak Türkçe, Kürtçe ve Zazaca kullanılmaktadır. İnanç bakımından Sünni ve az da olsa Alevi köylerinin yer aldığı bölgede tarımcılık, hayvancılık ve arıcılık başta gelen geçim kaynaklarıdır.Pütürge halkının büyük çoğunluğu tekstil ve plastik sektöründe çalışmaktadır. Pütürge İstanbul, Ankara, Kayseri, İzmir gibi şehirlere büyük göç vermektedir.İlçeye bağlı köylerin tamamında tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Bölge halkı gelenek ve göreneklerine bağlıdır. İlçede okuma yazma oranı 1985-1994 dönemlerinde %95'e ulaşmıştır. İlçeye bağlı Uzuntaş Köyünde Perieş (Dilbersen) kalesi bulunmakta M.S. 450 yılında yapıldığı ve yapımında 10.000 askerin çalıştığı söylenmektedir. Yine dünyanın 7. harikası olarak bilinen Nemrut Dağı'nın doğu yakası ilçe hudutları içerisinde bulunmaktadır. Ayrıca Kerar Kalesi Nan-ı Guni ve Battalgazi ziyareti gibi tarihi yerler vardır
Tarih
İlk adı güzel yer, istenen yer anlamına gelen İmrunyada "Mürün" bundan 300 yıl önce köy olarak kurulmuş. 1877 yılında bucak haline getirilerek Adıyaman'ın Kâhta ilçesine bağlanmıştır. 1892 yılında ilçe olarak mülki taksimatta Elazığ iline bağlanan Pütürge, Cumhuriyetin ilanıyla Malatya'ya bağlanmıştır.
Önceleri Şiro ve İmran adlarıyla anıldı. Kahta'ya bağlı bir nahiye iken 1870 senesinde Elazığ'a bağlanarak bir kaza merkezi oldu. Bir süre sonra da Malatya'ya bağlandı. Buraya ilk yerleşmenin ne zaman yapıldığı bilinmiyor. İlçe halkının büyük bir bölümünün Kütahya'dan gelen Samanoğulları tarafından meydana geldiği söylenmektedir. Bunlardan başka, nereden geldiği bilinmeyen Kopuzoğulları da daha sonra buraya gelerek yerleşen bir topluluktur.[5]
Etimolojisi
Pütürge kelimesi Kars ve çevresinde görülür, fakat kökeni Rusça bir kelime olan "Butylka/ Budulga"dır. 'Şişe' anlamındadır, tam karşılığı ise; "Kiloluk şişelere benzer şekilde, tenekeden yapılma, tepesi ters huni, gövdesi silindir biçiminde kap."dır. Zanaat Terimleri Sözlüğü'nde "Pütürge" olarak geçer, [Bkz. Zeitschrift für Balkanologie, XVIII/2, 189/216]. Malatya Pütürge adının kökeni belirsizdir, eğer Kars ve çevresinde kullanılan kelimenin uzantısı ise bu bölgede bu şişenin üretimi yapılmış olabilir. Bir ihtimal ise 93 harbinin akabinde Anadolu'ya' göçen yüz binlerce göçmenden Malatya ve çevre bölgesine yerleştirilen Müslüman Boşnakların (Türkiyede Bosna Göçmenleri, Muammer Demirel) adları olan "Poturice/ Poturce" adının yöreye uymuş şekliydi. Eski adı olan "Şîro" ise kökeni orta-farsça (Pahlavi/Pehlevi) kuzey ağzında "Şer/ Şîr" olan ve "Aslan" anlamına gelen bir kelimeydi.(“A Concise Pahlavi Dictionary” D.N. MacKenzi, Oxford Universty Press.)Pütürge ile ilgili olarak sürgün inek adlı bir filmde çekilmiştir.