Gez & Gör

Malatya Gezi Rehberi

Kayısı ile ünlü olan Malatya‘ya seyahate gitmeyi planlıyorsanız size hazırladığımız listeyi incelemenizi öneriyoruz. Tarihi ve doğal güzellikleri ile zengin olan Malatya Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesinde yer almaktadır.

Nemrut Dağı

Malatya Pütürge’nin Büyüköz köyü ile Adıyaman’ın Kahta sınırları içerisinde yer almaktadır. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için, 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı yamaçlarına yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik dönemin en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmış ve 8-10 metre yüksekliktedir. Nemrut Dağı doruğu yerleşme yeri olmayıp Antiochos’un tümülüsü ve kutsal alanlardır. Tümülüs, Fırat Nehri geçitlerine ve ovalarına hakim bir noktadadır. Kralın kemiklerinin yada küllerinin ana kayaya oyulmuş odaya konulduğu ve 50 metre yüksekliğinde, 150 metre çapındaki Tümülüs ile örtüldüğü düşünülmektedir. Her ne kadar yazıtlarda kralın mezarının burada olduğu belirtiliyorsa da bugüne kadar keşfedilememiştir. Doğu ve batı teraslarında Antiochos ile tanrı-tanrıça heykellerinin yanı sıra aslan ve kartal heykelleri bulunmaktadır. Batı terasında eşsiz bir aslanlı horoskop yer almaktadır. Heykeller Helenistik, Pers sanatı ve Kommagene ülkesinin özgün sanatı harmanlanarak yontulmuştur. Bu anlamda Nemrut Dağına “batı ve doğu uygarlığının köprüsü” denebilir. Milli Park sınırları içerisinde meşe türleri ve bazı ağaçlar bulunur. Yaban hayatı bakımından ayı, kurt, çakal, tilki ve porsuk türlerine rastlanır. Nemrut’a Malatya-Pütürge-Tepehan yolu üzerinden yaklaşık 100 kilometrelik yolu izleyerek ulaşılmaktadır.

Beşkonaklar

Saray Mahallesi Sinema Caddesi üzerinde bulunan bu konaklar, geleneksel Malatya konaklarının yapım özelliklerini taşırlar. Sivil mimarinin güzel örneklerinden olup 1900'lü yılların başlarında inşa edilmişlerdir. Yan yana beş konaktan oluşan bu binalar sokağa cepheli iki katlı evlerdir. Dış cephede ana yapı malzemesi olarak kerpiç kullanılmış, duvarları bağlayan hatıllar, iç doğramaları, döşemeleri, tavanları, pencereleri, kapıları, yüklükleri, merdivenleri ve sekileri ise ahşaptan yapılmıştır. Demir ise sadece kapılarda, pencerelerde ve kapı üstü havalandırmada parmaklık olarak kullanılmıştır. Ana giriş kapıları çift kanatlı olup üzerinde rüzgârlık veya aydınlık olarak nitelenen ve çoğunlukla oval yapıda pencereler bulunmaktadır. Pencere hizasından sokağa doğru çıkıntı biçiminde kafesli cumba bölümü bulunur. Geniş sokak kapısından selamlık adı verilen bölüme girilir. Bu bölüm, evin misafir odasıdır ve diğer odalara göre daha büyüktür. Evlerin avlularındaki zemin kat taşlık olup, genelde yassı plaka halinde taşlar yan yana dizilerek yapılmıştır.Arka bahçelerinde başta kayısı olmak üzere, çeşitli meyve ağaçları bulunmaktadır. Evlerin üst katındaki yatak odalarında çift kanatlı ahşap kapaklı dolaplar bulunur. Burada dikdörtgen planlı kış damı adı verilen ve genellikle kışın kullanılan oturma odası bulunur. Odanın karşısında nimseki denilen bir bölüm vardır. Bu bölüm oda seviyesinden daha yüksekte olup, buradaki sekinin üzeri de halı ve minderlerle kaplanmıştır. Yenileme çalışmaları 2006'da başlatılıp 2009 yılında tamamlanan Beşkonaklar, çeşitli sanat ve kültür hizmetleri için kullanıma açılmıştır. Beşkonaklar’da geçmişte Malatya’nın önde gelen aileleri oturmuştur. Yaklaşık 120 yıl önce Hacı Sait Efendi (Turfanda) tarafından yaptırılan Beşkonaklar, önce bir cihannümalı ev ve ona bitişik dört ev olmak üzere beşi bir bütün olmak üzere inşa edilmiştir.

Tohma Kanyonu

Darende Somuncu Baba Camii ile Taş Köprü arasında kalmaktadır. Tohma Çayı’nın her iki yamacı dik kayalıklar ve sarp bir vadi biçimindedir. Kayalıklar üzerindeki doğal oyuklar ve mağara şeklindeki kısımlar dikkati çekmektedir. Ayrıca bu kayaların yamaç kısmında, kayalar oyularak Somuncu Baba Camii’ne kanal ile su getirilmiştir. Kısmen yıkılmış vaziyette olan bu kanalın bazı kısımları beton yapı malzemeleriyle onarılmıştır. Alanda rafting, trekking, foto safari ve tırmanış gibi etkinlikler yapılmaktadır. Bu alanda rafting sporları için başlangıç noktası bulunmaktadır. Sekiz kilometre uzunluğundaki kanyon, orta zorlukta rahat bir parkur olup, gidiş-geliş yaklaşık bir saat sürer. Somuncu Baba otoparkından kanyona 10 dakikada ulaşılabilir.

Yeşilyurt

İlçenin kesin tarihi bilinmemekle beraber Şabandede mevkiinde yer alan Kaletepe'de yapılan yüzey araştırmaları yöredeki ilk yerleşimin 8-9 yüzyılda Bizanslılar döneminde başladığını göstermektedir. Bu yerleşimin daha sonraki dönemlerde de gelişerek devam ettiği görülmüştür. Osmanlı döneminde Çırmıktı, Cumhuriyetten sonra İsmetpaşa adıyla anılan ilçenin 1957 yılında statüsü, ilçe düzeyine getirilmiş ve Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir. İlçe yerleşim alanı bakımından dağlık olup, yüzölçümü 568 km2'dir. İlçe doğuda Malatya, batıda Akçadağ ve Doğanşehir, güneyde Adıyaman ve Çelikhan ilçesi, kuzeyde ise Malatya ile çevrilidir. İlçe Yeşilyurt Belediyesi ve 82 mahalleden oluşmaktadır. İlçede kara iklimi hakim olup, halkının büyük bir bölümü tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Özellikle dağlık bölgelerde ekilebilir arazinin yetersizliği buralarda hayvancılığı ön plana getirmiştir. İlçenin gelişmesinde sanayinin büyük bir etkisi vardır. İrili ufaklı dokuma ve tekstil, özel sektöre ait fabrikalar mevcuttur. İlçenin ova köylerinde kaysı, tütün ve hububat hasadı yapılmaktadır. Kırsal kesimlerde ise gözle görülebilir bir göç yaşanmaktadır. İlçe, tarihi ve turizm yönünden oldukça fakirdir. Eski eser olarak Osmanlı Tarzı ev ve yapılar olup, turistlik amaçlı hiç bir kalıntı yok denecek kadar azdır. Ancak ilçemizin mesire yeri özelliği taşımasından yaz aylarında büyük bir canlılık göze çarpar. Tarihi: Yeşilyurt ilçesinin tarihi tam olarak incelenmemiştir. İlk yerleşmenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı da bilinmiyor. Buraya XII. ve XIII. yüzyıllarda yapıldığı sanılan ilk yerleşme, İnekçayı ve Şabandede Pınarı ile Gendere arasında kalan Atmalı, daha sonra Taftacık, Düğünyurdu ve Teviccik'te meydana gelmiştir. Şimdiki Yeşilyurt'ta yapılan ilk yerleşme ise, Camii Kebir bölgesinde olmuş ve Hamit, Kasım ve İdris (Hacı İdris) adlı üç kardeş tarafından yapılmıştır diyenlerin sayısı çoktur. Yeşilyurt'taki gerçek anlamda ilk yerleşmeyi gerçekleştirenlerin Taftacık bölgesinden, kendi adlarını taşıyan Kölükkuşağı adlı iskan mahallinden gelen Kölükoğulları ailesi olduğu kesindir. Gezilebilecek Yerler: Derme Suyu'nun geçtiği yerlerdeki bahçeler, Gündüzbey Mahallesi, Kapılık, Derme Suyu'nun kaynağı olan Pınarbaşı, Kozluk Mahallesi, Şabandede, Davulpınar İnekpınarı, İnek Çayı'nın geçtiği benzersiz vadi, Koru Deresi, Güvercin Pınarı gezilebilecek yerler arasında sayılabilir.

Somuncu Baba Türbesi

Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Hazretleri’nin hem Kayseri’den ayrıldıktan sonra hem de ömrünün son döneminde Darende’de yaşadığı bilinmektedir. Yazımızda türbenin geçmişten günümüze geçirdiği evreleri ve günümüzdeki hali hakkında kısaca bilgiler vereceğiz.

Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba

1331-1412 yılları arasında yaşamış olan Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri birçok şehirde bulunmuş nihâi durağı ise Darende olmuştur. Tohma Kanyonu içerisinde yaptığı çilehanesi ve tohma ırmağı kıyısına kurduğu dergâhı ile etrafındakileri irşâd eden Somuncu Baba Hazretleri 1412 yılında Darende’de vefat etmiştir. Halifesi Hacı Bayramı Veli’nin kıldırdığı cenaze namazı sonrasında ise dergâhının içerisine defnedilmiştir. Somuncu Baba Türbesi tarihi belgeler ışığında araştırıldığında eski dönemlerde cami olarak kullanılmadığını öğreniyoruz. Uzun süre burası zaviye ve medrese olarak hizmet vermiştir. İlerleyen yıllarda ise burası türbe halini almış zamanla cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yavuz Sultan Selim Han döneminde Sinan Paşa tarafından camide restorasyon yapılmıştır. Caminin minaresini, 1685 yılında Somuncu Baba neslinden Abidin Paşa inşa ettirmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Cami ve türbe olarak kullanılan külliyede imamet görevi Somuncu Baba ahfadına verilmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Somuncu Baba Hazretlerinin neslinden Hasan Feyzi Efendi camide görev yapmıştır. 1945 yılında vefat eden Hasan Feyzi Efendi’nin ardından imamlık görevi oğlu Ahmet Nuri Efendi’ye verilmiş fakat onun da kısa süre içerisinde tifo salgınında vefat etmesi üzerine Osman Hulusi Efendi imam-hatip olarak görevlendirilmiştir. Mutasavvıf ve Divan şairi Osman Hulusi Efendi ecdat yadigârı bu mekanı dönemin zor şartlarına rağmen en güzel şekilde restore etmeye ve korumaya çalışmıştır. Cami önünde yer alan balıklı havuz bu dönemde inşa edilmiş, Türbe ve caminin çatısı bu dönemde yenilenmiştir.

Restorasyon Çalışmaları

Osman Hulusi Efendi ‘nin 1987 yılında emekliye ayrılması ile Cami imam-hatibi olarak Osman Hulusi Efendi’nin mahdumu Hamid Hamidettin Ateş Efendi görevlendirilmiştir. 1987 yılından emekli olduğu 2014 yılına kadar camide görev yapan Hamid Hamidettin Efendi, Caminin bugünkü halini almasında büyük pay sahibidir. Vakıflar Genel Müdürlüğünün izni ile Hulusi Efendi Vakfı tarafından restorasyon ve genişletme çalışmalarının yanı sıra gelen ziyaretçilerin ihtiyaçlarına da uygun olacak şekilde külliye genişletilmiştir. 2002 yılında Ek cami inşaatı yapılan külliyede 2013 yılında yapılan Yeni Cami bölümü ile Külliye bugünkü halini almıştır. Her yıl binlerce misafir ağırlayan Somuncu Baba Külliyesi dâhilinde; Somuncu Baba Türbesi, Hulusi Efendi Haziresi, Somuncu Baba Müzesi, Hamidiye Çarşısı, Abdesthaneler, Şeyh Hamid-i Veli Kütüphanesi, Kudret Havuzu, Somuncu Baba Çilehanesi, Tohma Kanyonu ve mesire alanları bulunmaktadır. Külliyenin halen her türlü bakım, onarım, tadilat, temizlik ve restorasyon işleri Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı tarafından karşılanmaktadır.

Arslantepe Höyüğü

Malatya’nın 7 km. kuzeydoğusunda, Fırat ırmağının (Karakaya Baraj Gölü) batı kıyısı yakınındaki Orduzu Beldesinde yer alan Arslantepe Höyüğü’nün Kültür Dolgusu 30 m. yüksekliğindedir. M.Ö. 5000 yıllarından M.S. 11. yy.a kadar yerleşim görmüştür. M.S. 5-6. yy.lar arasında Roma köyü olarak kullanılmış ve daha sonra Bizans Nekropolü (mezarlık) olarak yerleşimini tamamlamıştır. Höyükte yapılan kazılar sonucunda; M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö.3600-3500’lere ait tapınak, iki bini aşkın mühür baskısı, kaliteli metal eserler bulunmuştur. Elde edilen veriler göstermektedir ki o dönemde Arslantepe, aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkezdir. Sarayın koridor duvarları baskı motif ve duvar resimleri ile bezenmiştir. Binanın çeşitli bölümlerinde çok sayıda mühür baskısının bulunması, idari etkinliklerin yoğunluğunu ve bu işlerde, malları depolardan alma ve mühürleme yetkisi bulunan çok sayıda memurun çalıştığını ortaya koymaktadır. Duvarlardaki zengin bezeme ve kabartmalar da gücü simgelemektedir. Bu bütün etkinliklerin merkezileştirildiği, kayıt amacıyla etkin bir mühürleme sisteminin kullanıldığı ve giderek bürokrasinin geliştiği, güçlü siyasi ve dini kurumları olan bir devlet sisteminin doğuşuna kanıttır. Geçmişte daha çok dinsel amaçlar için yapılan büyük yapı ilk kez başka işlevler de kazanıp içinde kamu hizmetlerinin de görüldüğü, mimari açıdan gelişmiş, böylece Yakın Doğu’da sarayın başlangıcını oluşturmuştur.

Orduzu

Orduzu Pınarbaşı, Malatya merkezinde adı en çok bilinen mesire yeridir. Malatya-Elazığ karayolu üzerinde, merkeze 5 kilometre mesafede, Orduzu beldesindedir. Kaynak sularının önüne set çekilerek oluşturulan göl ve gölün her iki yamacındaki çam ve diğer ağaçlar çok güzel bir manzara ortaya çıkarmaktadır. Malatyalılar ve Malatya’daki misafirler, her mevsim bir başka güzel olan mesire yerine özellikle yaz aylarında büyük ilgi gösterirler. Orduzu Pınarbaşı’nda arzu ederseniz seyrine doyum olmayan manzara eşliğinde piknik, arzu ederseniz yürüyüş yapar, arzu ederseniz de göl kenarında hizmet veren lokantalarda manzara eşliğinde yemeğinizi yiyebilirsiniz.  

E-Bültene Kayıt Olun, Fırsatları Kaçırmayın!

İlginiz Çekebilir

Malatya Gendime Çorbası Malatya Taşhoron Kilisesi 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI Malatya Şehir Efsaneleri Malatya Günpınar Şelalesi Malatya Kiraz Yaprağı Köftesi