Herkes tarafından istisnasız en çok tüketilen ürünlerden biri sakız. Sakız çiğnemenin keyifli bir etkinlik olduğunu, ağız kokusuna birebir olduğunu, hatta şekersiz olanların diş ve diş eti sağlığı için faydalarını az çok hepimiz biliyoruz.
Peki kulak burun boğaz sağlığı açısından çok önemli etkileri olduğunu biliyor muydunuz? Prof. Dr. Ahmet Almaç, bize tam da grip, boğaz ve kulak iltihabı sezonunda çok önemli bilgiler verdi. İşte sakızın bilinmeyen faydaları ve sakız alırken dikkate almanız gereken bilimsel tüyolar…
Orta kulak hastalıklarının gelişmesini engelliyor
Sakız çiğneme sırasında artan tükürük salgısı, ağız, boğaz, diş ve diş etinde hastalık etkeni olan zararlı mikropları temizleyen ve yararlı mikropları çoğaltan bir etkiye sahip.
Artan tükürük salgısı yutkunma hareketini tetikliyor. Bu da, boğaz ve bademcik iltihaplarının iyileşmesine katkı sağlıyor.
Yutkunma hareketi orta kulak ve genzi birleştiren östaki borusunun açılmasını sağlıyor. Böylece orta kulak hastalıklarının gelişmesini engelliyor veya düzelmesine katkı yapıyor.
Çocuk ve yetişkinde sık görülen soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıklar kulaklarımızı menfi etkiliyor. Kulakta tıkanma hissi, işitme azalması ve kimi de kulak ağrısı ortaya çıkıyor. Düzenli sakız çiğnemek bu sıkıntıları ortadan kaldırabiliyor.
Şehirler arası kara ve hava yolculuğu yapan (her yaştan) kişilerde ani hava basıncı değişikliği sonucunda tuba östaki tıkanıyor ve orta kulak boşluğu havasız kalıyor. Kulakta hissedilen tıkanıklık hissi, işitme azalması ve kimi ortaya çıkan kulak ağrısını engellemenin en iyi yolu sakız çiğnemek.
Sakız çiğnemenin küçük çocuklara faydası var mı?
Söz konusu küçük çocuklar olduğunda bir ikaz geliyor; “Üç yaşından küçük çocuklarda sakızın solunum yoluna kaçarak acil bir solunum sıkıntısı yaratma riski var.” Bu durumda ne yapılmalı? “Küçük çocuklara sakız çok küçük parçalar halinde verilmesi (mercimek büyüklüğünde) ve gözlem altında alıştırılması gerekiyor.” Ne kadar sakız çiğnemeli? Prof. Dr. Ahmet Almaç’a göre sakızın günde 3-4 kez, 3-5 dakika çiğnenmesi yeterli olabiliyor. Kesinlikle açılmış ve çiğnenmiş sakızın yeniden çiğnenmesini önermiyor. Ayrıca çevreyi ilgilendiren bir uyarısı da var Dr. Almaç’ın: “Çiğnediğimiz sakızların gelişigüzel, yola, bahçeye, parka, sahile ve denize atılması hiç doğru değil. Yaratılan çevre kirliliğinin yanı sıra sakız yutan kuşlar ve balıklar hayatlarını kaybediyolar.
Her sakız aynı değil, tercihinizi Xylitol’den yana yapın
Unutmayın ki aspartam insan sağlığı için çok tehlikeli sonuçlar yaratan bir madde ve piyasadaki sakızların pek çoğunda bulunuyor. Aspartamsız, şekersiz ve doğal sakızları tercih etmelisiniz. Diğer alternatifse ekstra faydaları bulunan Xylitol’lü sakızlar. Xylitol içeren sakızların diğer sakızlara oranla daha da yararlı olduğu yönünde bilimsel kanıtlar var. Araştırmacılar doğal bir şekilde antibakteriyel özelliği olan xylitol ile tatlandırılmış sakızın, dişler üzerindeki çürüğe neden olan bakterilerin oluşumunu engellediğini deneylerle saptamışlardır. Xylitol ile tatlandırılmış sakızı yemekten sonra en az beş dakika çiğnerseniz, çürük yapıcı bakterilerde dikkate değer bir azalma oluyor.
Sakızdaki Xylitol ve diğer faydaları
Xylitol pek çok meyve ve sebzede doğal olarak bulunuyor. 1981 yılında Alman kimyacı Emil Fischer tarafından bulunan xylitol, daha sonra yiyeceklerde tatlandırıcı olarak kullanılmaya başladı. Ticari olarak xylitol, huş ağacı ve diğer katı ağaçlardan çıkarılıyor. Şu anda sakızlarda, diş macunlarında, ağız çalkalama sularında, öksürük şuruplarında ve boğaz pastillerinde kullanılıyor. Xylitol yavaş emildiğinden, diyabetli kişiler tarafından kullanıldığında kan glikozunundaki artış (ve bunun sonucundaki insülin tepkisi) ağırbaşlı olarak azalıyor.